5 Haziran 2015 Cuma

hayatın anlamını bu kadar sorgula desen sorgulamaz. derin derin, uzun uzun düşün desen düşünmez. kuafördeyim dışarda cehhennem azabını yaşatan bir hava var. bir anda hava otuz üç derece olmuş. öğle molası telaşlı bir şekilde içeriye girdim. Karanfil her zamankinden diyorum güldüğüm yerde. saçımın kısa yerleri biraz fazla uzadığından birde saçma sapan bir topuzdan dolayı koltukta yayılmış platin saçlı ablalarımız anlamıyor. ben koltuğa yerleşip, Karanfil de eline makinayı alınca kendi aralarında başlıyorlar fısıldaşmaya. on sekiz yaşımdan beri aynı modeli yaptırıyorum. evet, takıntılı bir insanım. öyle çok takıntılarım vardır ki... örneğin hep aynı botu alırım. biraz uzunu, biraz kısası. beni rahatsız eden takıntılarıma dur diyebiliyorum bazen ama bende adem evladıyım muhakkak dur diyemediklerim de oluyor. sadece düşüncelerimle değil görünüşümle de aykırı olmayı seviyorum. ama platin saçlı ablalarım bu duruma anlam veremiyor. ince sigaraları, topuklu ayakkabıları, ojeli tırnakları... Teoman'ın dediği gibi, benimse yenmiş tırnaklarım titrek ellerim var. birisi dayanamıyor, neden bu model? alıştım artık bu sorulara. kuaförlerim benden daha çok sinir oluyorlar bu duruma. ayy anacım sende, kız seviyo ki yaptırıyor diyor Karanfil. gülüyorum. ama öyle bir noktasındayım ki hayatın, köpek gibi dişlerimi çıkarıp hırlayacak yer arıyorum. evet seviyorum, diyorum sadece. diğeri atılıyor, iyi de çok güzel saçların var kıvır kıvır üstelik gece siyahı. bende saçlarımı çok seviyorum ama böyle daha çok seviyorum. iç sesime, kapat çeneni! diyorum. cevap vermiyorum. bence bu ülkede kökten dincilerin adı çıkmış. biz düşüncemiz ne olursa olsun bir başka düşünceye saygı duymayı beceremiyoruz. oysa şöyle diyebilirdim, ablam beee bu platin sarısından gına geldi artık. kaşlar siyah saçlar sarı. üstelik yakışmamış kabul et. koyu renk seni on yaş genç gösterebilir. bak, benim düşüncemde bunlar. üstelik kocanın prasıyla bindiğin araba, gittiğin günler seni mutlu etmiyor. sen sadece kendini kandırıp kendine yazık ediyorsun. oysa ben kendimi bildim bileli kendi paramı yerim. hiç baba parası yemedim. üstelik ben sürekli televizyon seyredip, kitap okumayan insanlara saygı da duymuyorum! hepinizin asalaklar olduğunu düşünüyorum. bu dünyaya getirdiğiniz sünepe beyinli çocuklar da tıpkı sizin gibiler. sizin piçlerinizi avutmaktan bıktım usandım! daha neler neler... madem bu dünyada kimse kimseye saygı duymuyor, madem herkes diğerlerini kendine benzetmeye çalışıyor o zaman bende sizin gibi olurum. ulan şu hayatta sana özgü hiç fikrin olmamış. müslüman bir ülkede doğdun diye, ben müslümanım diyorsun. ananın babanın siyasi görüşlerini kabul etmişsin. saçma sapan bir kaç programla o düşünceleri süslemiş şimdi bana yedirmeye çalışıyorsun ama yemezlerrr. sana ait olan bir kaç cümle kursana bana, hadi beni biraz heyecanlandır. en şaaşaalı fantazilerle süsle bu salonu. ya da beni biraz güldür. sen de bilirsin güldürmek zeka işidir. insanların güldükleri şeyler de zeka seviyelerini ve eğitim ve öğrenim seviyelerini gösterir. tabii bu eğitim ve öğrenim devletin sana verdiği saçma sapan diplomalar değil. inanmıyorum ben öyle şeylere. ama hadi sörvayvır dışında bir şeylerden bahsedin, med cezir yerine hayaller kurun. yakılan kadınlardan, defalarca tecavüze uğrayı sonra da, rızası vardı denilen çocuklardan bahsedin. ama tanrı hakkı için bana her şey amerika ve israilin elinde demeyin. akşam ne yapacağınız benim umrumda bile değil. senin odtü lü ya da başkentli piçinin yurt dışındaki yüksek lisansı ya da tıp okuyan ppiçlerin de umrumda değil. bana güzel masallar anlatın. örneğin kiraz ağaçlarının altında oturmanın hazzından, bir oltanın ucuna odaklanıp dünyayı unutmanın keyfinden bahsedin. kendi karanlıklarınızda boğulurken böylesi gösterişin ya da bu kadar çok maskenin ne anlamı var? defalarca değiştirdiğiniz maskeleriniz yüzünden gerçek yüzlerinizi siz bile unutmuşsunuz. birilerinin annesi ya da birilerinin karısı olmak yerine bir birey olduğunuzu hatırlayın. toplumun ne derleri yüzünden içine sıçtığınız hayatlara bir bakın. kaf dağının ardında güzel ülkeler var. o güzel ülkelerde güzel düşler var ama siz kendi yalnızlığınız da boğulurken televizyonun sesini biraz daha açıyorsunuz. başka hayatlar yaşamaya alışmışsınız ya bugün kimin hayatını yaşasam acaba? polat alemdarla ülke mi kurtarsam? hepimiz çok milliyetciyiz ya kurtarırız. arka sokaklarda hırsız polis mi oynasam, yoksa kimin eli kimin cebinde belli olmayan med cezirle seksi fantazilere mi aksam. hepinize bol kabuslu geceler canım ablalarım!

Hiç yorum yok: