19 Ağustos 2011 Cuma


Eğer büyük bir karar alıyorsanız, bu karar sizin hayatınızda belki de köklü değişiklikler yaratacaksa, etrafınızdaki insanların iç yüzünü daha net görebiliyorsunuz. Aslında nasıl kalleş oldukları, nasıl iki yüzlü oldukları, sizin arkanızdan neler söyledikleri ve buna karşın yüzünüze karşı neler söyledikleri... Bu şehirden bir süreliğinede olsa uzaklaşmak istiyordum, hemde tam bir yıldır kafama bunu iyice koymuştum. gökten düşer gibi bir fırsat düştü önüme diyemem ama yıllardır didindiğim, bu uğurda çıldırmayı bile göze aldığım bir çalışmam vardı. ve sonunda - kendimi artık yeşil bir canavar gibi hissetsemde - yıllardır uğruna çarpıştığım şey benim bu dünyada en çok istediğim şeyi ayaklarımın altına serdi. Aslında bu durum karşısında çok mutlu olmam gerekiyordu. her şeyde yaptığım gibi sağır kurbağa rolünü ustaca oynamam gerekiyordu ama yapamadım. yine ve yeniden sinir harpleri... uykusuz geceler, durmadan tekleyen bir kalp. bir aydan beri süren ağır bir depresyon. hoş bu depresyonun bir de öncesi vardı. ama ne öncesinde ne de ondan bir öncesinde hiç bir depresyon insanların şu anda benim ayağıma attığı çelme kadar yıldırmadı beni. Aslında bu şey benim yarım kalan hayatımı tamamlama fırsatımdı. kim bilir belki de hiç başlayamadığım bir hayattı. tüm bunları bile bile ayaklarıma çelme üstüne çelme takmaktan utanmadılar. tam yedi yıldır uğruna savaştığım şey olduğunu bilmelerine rağmen, yüzüme gülerken arkamdan söylemedikleri saçmalık ve etmedikleri hakaret kalmadı. ve bu salak insanlar koca adamlar ve kadınlar olmalarına rağmen hâlâ her şeyin gizli kalacağına inanan salaklar. bunca yaşadığın şeyden sonra böyle saçma bi şey seni neden bu kadar çok yıprattı derseniz, bu dünyada ne yaşanırsa yaşansın benim insanlara karşı içimde hâlâ bi umudum vardı... kim bilir belki hala vardır da kendini belli etmiyordur...