13 Kasım 2011 Pazar

Evimi özlüyorum. Bu garip  bir özleyiş.  çay içtiğim sehpayı, her zaman oturduğum kanapeyi, kitaplarımı....  hiç özlemem sanmıştım. çok çabuk alışırım sanmıştım. bazan bu özleyiş öylesine şiddetli oluyor ki ilk uçakla evime dönmek istiyorum. Bu evsizlik barksızlık canımı öylesine çok yakıyor ki... sonra altı üstü bir bavul eşyamın olduğunu fark ediyorum. dünyanın ayaklarımın altında oldugunu. yıllar boyu süren tutsaklığımı düşünüyorum. mutsuz, umutsuz gün saydığım zamanları. vazgeçiyorum özlemekten. bir yere bağlanmaktansa hep gezerim diyorum. sonra akşam olup o soğuk, yuva hissini vermeyen küçük odalardan birine girince yeniden depreşiyor ev hasretim. sabahlara kadar deli gibi kitap okuduğum gecelerim. hemen uyuyayım diye güzel şeyler düşlemeye çalışıyorum. ama ne gezer. evsizliğim parasızlığım sevgisizliğim geldikçe aklıma, her gece kutsal bir dua gibi aynı şiiri mırıldanıp uyuyakalıyorum:
cep delik, cepken delik,
kol delik, mintan delik,
yen delik, kaftan delik,
kevgir misin be kardeşlik !

Orhan Veli