11 Ocak 2009 Pazar

Gel-Git


Her akşam yaptığım gibi kitap okuma saatimi iyi değerlendirmek için yumuşak koltuğuma gömüle bildiğim kadar gömüldüm, tavşan kanı çayımdan bir yudum aldım ve elimdeki kitabın derinliklerine daldım. Sadece iki üç sayfa okumuştum ki, önce kelimelere, sonra cümlelere, daha sonra baktığım sayfaya birşeyler oldu. Baktığım yerde sadece bilmediğim şekiller görüyor bu şekillerin anlamını da bilmediğim için deli oluyordum. Sadece bir an. Belki on saniye, belki daha az. Kim bilir... Bu saniyelerin asırlaşması ve bu saniyeler içinde yaşadığım duygu yoğunluğu kalbimi durduracak sandım. Sanki millerce yüksekten yere çakılmışım gibi bir histi beni kaplayan. Bir anda dünyanın tüm güzellikleri ve çirkinlikleri silindi. Sadece elimde bilmediğim bir nesne ve içinde anlamını bilmediğim şekiller vardı. Zamanın durup yeniden başlaması gibi çözüldü kelimeler, cümleler... Ve yazar kaldığı yerden devam etti anlatmaya, önce bir tarla belirdi zihnimde, sonra tarlada çalışan bir köylü, Akdeniz olabildiğine güzeldi o günde, tuz ve deniz kokusu sarmıştı yine her yanı. Sonra Akdeniz'i gördüm köylünün baktığı yerde. Masmavi bir gök belirdi başımın üstünde, kocaman beyaz bulutlar vardı gökyüzünde, dans eder gibi akıp gidiyorlardı. Ağaçları anlattı yazar, ağaçlar belirdi, toprak kokusu dedi, toprak kokusu geldi burnuma...

İyi ki okuyabiliyorum...

7 yorum:

!reDanDark! dedi ki...

Ne mutlu:)

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Her kitapta her sayfada söylerim bunu ben de kendime: "İyi ki okuyabiliyorum." Verilmiş en güzel armağan...

kaldırımçocukları dedi ki...

İdil: kesinlikle, ne mutlu bize =)

Aydan atlayan kedi: aslında bende kitabımı elime her aldığımda söylerim. ama bu an çok daha farklıydı. biraz daha uzasaydı delirebilirdim =)

Berrin dedi ki...

harıkasın..

kaldırımçocukları dedi ki...

teşekkür ederimmm =)

UÇURTMA;) dedi ki...

http://guvercingerdanligi.blogspot.com/2009/01/mimlendim-ve-mimledim.html

Adsız dedi ki...

bunu yaşabilmek ne güzel, çok oldu
iyiki okuyabiliyorum demeyeli.