28 Mayıs 2008 Çarşamba


Bir liman kentinde bahardan kalma bir yaz gecesiydi. Dalgaların kayalıkları döverken çıkardığı sesten başka ses yoktu. Öyle ki ıssız bir kent gibiydi. Uzaktan, sanki çok uzaklardan ayak sesleri yaklaşmaya başladı. Bir kadın ve bir erkek dalgın dalgın yürüyorlardı. Erkek derin bir nefes aldı sigarasından. Durdu denize baktı kısa süre. Yarım bıraktığı bir cümleyi tamamlıyordu kadının yüzüne bakmadan.
- Hiç kadar büyük bir hiç.
Kadın suskun. Erkek yeniden konuşmaya başlıyor.
- Ama bu durumda da güzel olan mı desem kötü olan mı iyilik eksikliği var…
- İyilik hep eksik kalır. Diyor kadın iç geçirircesine.
- Her özne veya yüklem olan şey cümle olmuyormuş demek. Kandırıldık sanırım edebiyat derslerinde.
- Oluyor olmasına da bir yanı eksik kalır.
- Anlamsız şeyler dinlemek cümleleri duymaksa eğer…O kurallı cümleleri duymayayım daha iyi.
- Ve tüm eksikler birleşince hayatın en can alıcı
yerini koparıp gidiyorsa.
- Ve yine de sen sadece güvendiğin "cümle"lerle yaşıyorsan..
- Her okuduğunda yüreğini dağlayan dizelere karşı koyamıyorsan
- Hani bir liman var tam karşımızda.Her an gidebilme ihtimalin var şu rıhtımdan.Fakat limanı olmayan bir yerde kaçıracağın ;uzaklaşacağın , yol alacağın bir gemin yoksa ve sen hala bir tekne yapmaya başlamamışsan
- Ve o tekneye tüm umudunu yüklemişsen, yüklemler yine alıp götürecekse bir şeyleri
- Ve yüklemlerin senin umudunu yutmazsından korkuyorsan ama
umudunun tekneyi batıramayacağını ne de rüzgarın uçuramayacağı büyüklükte olduğunu bilmiyorsan.
-Son kullanma tarihi geçmiş bu dünyanın seni bir kere daha yutmasına izin verirsin yada kavanoz dibinde gibi seyre dalarsın.
Ne umutların işe yarar ne de seni yutan yüklemler… Hayattan afaroz olurlar hepsi bir anda
-limansız geçen günlerin ortadan kalkacak, yutan yüklemlerin inandığın cümlelerin altında yok olacaklar ve…
- Evet ve
- Hisarların kapısı dünyanın sonuymuş gibi açılacak,uğursuz kargaların ötüşleri altında kimin için öttüklerini bilmeden yeni umutlar mı? yoksa bayrağı yere indirmek mi?
-Yoksa kapalı kapılar altında kalbinden asılı tavanda sallanmak mı?
- İste sorun burada ikimizde yolculuğumuzun farklı yönlere gittiğini kabul edemedik hala.
- Başladığın yolculuğun sebebini bilmeden bitirememen zor.
- Acıya mahkum edersin ruhunu, bedeninin içinde yıllanırken kanın. Gözlerini açtığında yüzyıllar geçti sanarsın. karşında duran şeyin bir zamanlar
yitirdiğin şey olduğunu fark ettiğinde ona sorarsın ; sen bensen ben kimim,ben sensem sen kimsin?
- Ben her şeyinim ve ben bir hiçim sen ise sözün bile edilemez... Ben korkunum genişleyen ufuklarının limanındaki çivinim teknendeki reçine ona eşlik eden yunusum, gittiğin yerde bekleyen erkeğim.....
- Anlayamadığımız bir şeyler vardı hep, tensel kavramlarda aradık bulamadık,nesnelerle özleştik yine olmadı gittiğimiz yada kaldığımız mekanların bizi yutmasına izin verdik... Bizi bekleyenlere ardımızı dönüp yeni beklentilere girdik kimse bize mutlu olabileceğimizin garantisini vermedi, veremezdi. Kendimizi kandırdık yosun tutmuş kayalıklarla tam alıştık derken ardımızda gözü yaşlı onları da bıraktık….

- Kalkalım mı? Dedi adam. Başka cümlelerin yersiz ve gereksiz olduğunu düşündü.
- Kalkalım ya kalkalım. Gün ışımaya başladı. Kimine gün doğuyor şimdi, kimine batıyor.. Bizde bundan nasibimizi alalım.

Kalktılar dalgaların sesi arasında geldikleri gibi uzaklaştı ayak sesleri. Uzaktan martılar dalıp çıkmaya başladı denize. Bir balıkçı denize ağını attı.
Vira Bismillah!

3 yorum:

S dedi ki...

kandirildik edebiyat derslerinde.. evet..
ne kadar da guzel diyaloglar olmus.. bahardan kalma yaz gecelerini ozledim.. bu kadar az kalmisken onlara..

kaldırımçocukları dedi ki...

Beğenmene sevindim :) Antepte çok güzel geçer bahar geceleri, yaz geceleri. Şanslı sayıyorum kendimi.

S dedi ki...

yakin yerlerdeymisiz.. guzel bir cografyadayiz zaten.. buralar hep guzel.. :) ben de sansliyim