3 Mart 2016 Perşembe

Hayat önce sille atar sonra bir şefkat öpücüğü yollar. Nizamını asla kaybetmez bu. Bazen iki kere öper ama sonradan gelecek sille bilin ki şiddetlilerin en şiddetlisi olacaktır.peki neydi bu silleden sonra gelen şefkat. evet kesinlikle hayat bize paketler içinde öpücükler yolladığını sanıyor. efsanelerdeki gibi öpücüklere zehir bulaştırmış. zehir dudaklarımdan kanıma karıştıkça hayatın kalbinin avuçlarımın içinde atmasını istiyorum. ama bu yaşama emareleri olan bir atış olmamalı. avuçlarımın içinde onun can çekişini duymalıyım.gittikçe yavaşlayan atışlar kanıma karışan zehiri paklamalı, bir şeyler olmalı sonra ruhumda, incecik işlediğim kinim ve nefretim tazelenmeli hayata ve insanlara karşı. uyuyamadığım gecelerde aldığım haplar gibi uyuşturmalı sonra zihnimi, bir bulutun ardındaymışçasına hayat uzaklaşmalı benden ve avuçlarımdaki atış susmalı; derin sukutun ardında tüm yaşadıklarım bana renkli rüyalar gibi görünmeli. gözlerimi çok sevdiğim bir yerde açmalıyım. rüyanın gerçekçiliğine şaşıp kalmalıyım. oysa demeliyim kendime, renkler nasılda gerçekçiydi. sesler, görüntüler, gidişler gelişler, ulaşamadığım hediyeler. öyle ki durmadan karşıma hediyeler koyup gerisin geri kaçırıyordu hayat denen şey. ve ben rüyamda bile olsa avuçlarımda son atışlarından büyük bir haz ala ala öldürdüm onu. evet çok gerçekti ardına bakmadan kaçışlar. Zamanlardan ve mekanlardan kaçışlar. insanlara sırtını dönüşler. sabah mahmurluğu ve kabus mu yoksa güzel bir düş mü olduğunu anlamadığım şeyi söküp atmalı yüreğimden. Ama ağzımda hâlâ kekremsi bir tat, dudaklarımda bilmediğim garip bir tat. Sanki gece derin uykunun arasında uyanıp bişeyler atıştırmışımda geri uyumuşum gibi. ama dudaklarım daha da acı olacak biliyorum. ve sabah mahmurluğunu üzerimden atmadan kapım çalınacak, yüzünde kocaman yapay gülümseme sanki zorla yapıştırılmış gibi biri cıkacak karşıma, afedersiniz bayan sanırım bu paket size, hayat isminde biri yollamış. peki bu kabus burada biter mi? onunda bir kabus olduğunu varsayalım ve onu bir kez daha öldürelim. evet, her nimeti tokata çevirişinde her gece avuçlarımızda hayatın yavaşlayan kalp atışlarını duyalım. kinimizi ve nefretimizi biraz daha özenle işleyelim. Kime karşı mi? elbette her daim sevip kucak açtiğimiz hayata ve içinde barınan insanlara karşı... 16.05.2015

Hiç yorum yok: