16 Mayıs 2015 Cumartesi

04.04.2004 düş çemberleri, herkesin kafasında düş çemberleri var. kimi çok sağlam sanki çelikten yapılmış. kimiyse hemencecik kırılıverecekmiş gibi, içine durmadan gerçeklerden sızıntılar alan ve zaman zaman tamamen kırılıp yok olan. bazı insanlarınki zaman zamanı da geçer, bir kırıldı mı bir daha tamir edilmez. Düşlerin güzel çemberleri vardır, bu dünyada görüp görebileceğin renklerden daha fazla renk barındırır bünyesinde. kimisi sadece kırmızı düşler kurabilirken, kimisi hem kırmızı hem mavi düşler kurabilir örneğin.renkler arasında seçim yapmak coğu zaman bizim elimizde olmaz zaten, mizacımız belirler bunu, içinde yaşadığımız ortam, zamanımız ve mekanımız... düşlerin renklerini herkes görmez, göremez ve coğu zaman görsede farkına varmaz. varmak istemeyişini de hesaba katmak gerek bunları düşünürken. Düşler bambaşka dünyalara açar kapılarını, pencerelerini. Düşleri kuranlar bazan öylesine inanırki bu duruma, o pencerelerden atmak isterler kendileri. bazıları da vardır ki sıkı sıkı kaparlar pencerelerini, kasım ayının ortasında yağan karı sıcak sobalarının başında seyreder gibi seyre dalarlar sonra. Ellerinde fırça ve tuval olmadan çizmeye başlarlar seyrettikleri manzaradaki eksiklikleri. Bazen karşıdan gelen çok tanıdıkları ve sevdikleri bir simadır, boyunu biraz daha uzun yaparlar örneğin. Aslında düşlediği şeyi nisan ayında yaşamayı daha çok istemektedir ama ruhu kasım ayını yaşarken nisana ayıp etmek istemez, yaşlanmış ve birazda yıllanmış ruhu belki de kasıma daha cok yakışacaktır. Düşlerinde yarattığı o adam/ kadın orada öylece asırlarca dursa ve o seyretse daha cok hoşuna gider belki de. Sadece düşlerinin ortasında yalnız ama renkli bir duruştur bu. yanıbaşında hissediş gibi sanki... Pencereleri açmak isteyen

Hiç yorum yok: