7 Nisan 2015 Salı

her yerde karşıma çıkan otuz yaş üstü adamlar

popüler psikiyatri dergisinde okuduğum bir yazı vardı. Uyandım sabahın körü. sanki biri beni dürtü verdi bir değnekle. saat 05.30, o yazı geldi aklıma. yazıda şöyle diyordu efendim: insanlar karşılarına çıkan kişileri kendileri seçer. kadın ya da erkek farkmez, ' neden benim karşıma hep böyle insanlar çıkıyor' diye yakınıyorsak işte o mübarek insanları biz seçiyormuşuz... nasıl bir bilinç altım varsa 'karşıma çıkan insanlara da sıçayım, kendi psikolojime bilinç altıma da sıçayım' diye isyan etmeye başladım. hayır eğer bunu gerçekten kendimiz yapıyorsak neden kendimize böylesine leziz Çin işkenceleri yapıyoruz ki? yaklaşık iki buçuk yıldır yalnızım. nasıl bir yalnızlık onu bende anladım. tamam çapkınım, hovardayım yirmi dört ayardayım da hayır arkadaş bir insanın karşısına hep mı aynı tip insanlar çıkar. tam olarak hatayı nerede yaptığımı doktoruma da sordum. tabii ki cevap veremedi. bir zamanlar aldığım ahların misli misli çıkmasından şüpheleniyorum desem, tanıştığım adamlara kurduğum ilk cümle ' bak arkadaş ben çok dengesiz bir insanımdır, ne dediğime değil ne yaptığıma bakacaksın. üstelik benim ipimle kuyuya inilmez. bu cümle benim hayatta en sık duyduğum cümledir. kendi kendime söylemedim elbette, hep başkalarından duydum sonra da dedim ki kendime demek ki ben gerçekten böyle bir insanmışım.' Dün senden çok hoşlandım diyen adamdan kırk sekiz saatir haber alınamadı. eğer benim telefon görüşmelerime ya da sicil kaydıma baktırdıysa yeniden dönüş yapıp ' senden hâlâ ççok hoşlanıyorum be nagecim! ' demesi imkansız bir şey bunu bende kabul ediyorum. ama insan bi şeyler der. yani ne bileyim ' Allah belasını versin senin gibi kadının! ne lanet ne menem bir mahluksun! kahrol! ' dese bile kabülümdü. zaten iki hafta önce bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında tam kırk beş dakika bekletildim. sonra bir baktım aa aaaa adam telefonunu neyim kapamış yurt dışına kaçmışta izini kaybettirmiş. yok arkadaşım yok!' ben gelemiycem, bana gelenler geldi, zaten ben çok esrikli bir insanım' desene bana. bundan dört beş yıl önceydi galiba, tam olarak hatırlamıyorum, bir adam da bana iki kitap vermiş kayıplara karışmıştı. sonradan bir arkadaşıyla haber yolladı ' söyle o mahluğa bana kitaplarımı teez elden yollaya!' tabii ki yollamadım. ' gelsin azizim kendi alsın. tabii o kıymetli götü yiyorsa! ' dedim. sonradan bi öğrendim adam İspanya'ya yerleşmiş... kaç tamam anladım da bi hafta içinde İspanya'ya gitmek de neyin nesi... sonra bir başka adam! adam ki ne adam! Alllaahh konuşmaya başlayınca ne götler keser. ama icraata gelince elde var sıfır! aman da aman bir dere yağ bir dere bal hayat ona karşı. Çin'e kaçtı. kariyer yapacakmış kıçımın kenarı. bende yapıyorum ne olmuş? hem madem kariyer yapacaktın niye onca iltifatlar... hayır sevişmek için desem, belki bir ihtimal ama ben bu adamların hiçbiriyle sevişmedimde, sevişmiş olsam iki gözüm önüme aksın söylerim. inkar eden daha beter olsun derim. hem sevişmek kötü bir şey de değil ki sonuçta. kendi dengesizliğimi de inkar etmiyorum tabi. yani iş yerinde iki taneye göz koyarım, okulda üç tane. hayır maksat okul ve işyerini eğlenceli hale getirmek. fakat ben hiçbirine, senden çok hoşlandım, deyipte telefonlarmı kapamadım. yapmışta olabilirim şu an kendimden emin olamıyorum. örneğin yan apartmanda bi adam var. Allahım yok böyle bir çekicilik. mutfaklarımız karşılıklı. yemek yapıp kahve içerken bakışıyoruz. tam bir yıldır. sadece bakışıp mutfaktaki saatlerimizi eğlenceli hale getiriyoruz. ama ikimizde de tık yok. yani ne o bana kur yapıyor ne ben ona. arada sırada mutfakta şarap içip müzik dinlerken tebessüm edip kadeh kaldırıyorum, o da bana tebessüm edip afiyet olsun diyor. yani eğer çok çapkın olsaydım kapısına notumu çoktan yapıştırıp kaçmıştım. ya da ne bileyim bugün kahve içerken bana eşlik etmez misiniz efenim diye kesin sorardım. maksat mutfaktaki vakti güzel değerlendirmek. bu yazı nereye gidiyor bilmiyorum ama en iyisi ben sabah kahvemi yapıp bir sigara yakıp şu adamla bakışmaya devam edeyim... son zamanlarda sık sık Pamela'nın İstanbul şarkısıyla Teomanın Zamparanın Ölümü şarkısını dinliyorum. Tanrıımm sanki beni anlatıyorlar. bu sabah çok dinç ve mutluyum aslnında. tüm bu adamlara rağmen. neyse efenim hepinizi çok seviyorum...

Hiç yorum yok: