1 Mayıs 2010 Cumartesi

kendimden şüpheleniyorum yoksa ben kaçık mıyım?

karşıma geçmiş böbürlene böbürlene " bir insan tek renk olmalı " diyor. " sen bulanıksın " bu bulanıklığın nereden çıktığını anlamak için çokça düşünmeme gerek yok. her şeyi sorgulayan ve hep şüpheyle yaklaşan birine tek renk insanın vereceği en doğal tepkidir diye düşünüyorum. ona göre tek renkli olmak sevdiğini sonuna kadar sev, nefret ettiğinden sonuna kadar nefret et. bu hayattan ne istediğini bil. peki ben bu hayattan gerçekten bir şey istemiyorsam ne olacak? her konuda net olan insanlardan nefret ediyorum. her şeyin üstesinden geleceklerini düşünen bilgili şirinlerden de nefret ediyorum. beni durmadan sorumsuzluk, vurdum duymazlık ve rahatlıkla suçlayan insanlardan da nefret ediyorum. tamam bunların hepsi doğru olabilir ama bunu durmadan benim yüzüme vurmanın ne alemi var? durmadan kafam karışıyor. suları bulandırmadan edemiyorum. Sonra o insanları düşünüyorum, hayvanlar gibi sadece güdüleriyle hareket ediyorlarmış gibi bir hisse kapılıyorum. insan böylesi somut ve donuk nasıl yaşar şaşıyorum. Değişim içinde değişime inanıyorum, herkes her zaman değişir ama bu değişimi herkes her zaman anlamaz. net olmaya çalışıyorum olmuyor. aklıma girdiğim salak sınavlar geliyor, " kaç netin var? " hocam sormayın o kadar yanlış yapmışım ki elde var sıfır dememek içinde kendimi zor tutardım o zamanlar. net olmalıyım, net olmalıyım. bu cümleyi yineledikçe daha çok saçmalamak istiyorum. öyleki gecenin bir yarısı pencereyi açıp avaz avaz bağırmak istiyorum. kendimi soğuk suların içine bırakmak istiyorum. hatta diyorum ki gökdelenler benim üzerime devrilsin, volkanlar beni yaksın, denizler beni boğsun, trafik canavarları bir beni bulsun... ölüm seçiminde bile bir karar veremiyorum. en temizi biraz daha temiz hava. belki tüm cesaretimi toplar hepiniz kaçıksınız diye bağırabilirim...

4 yorum:

Kitap ve Demlik dedi ki...

Benim hislerime de tercüman bir yazı olmuş.
Mükemmellikten nefret ediyorum.

Yaşasın Gri!

kaldırımçocukları dedi ki...

yaşasın bulanıklar :)

Yolcu dedi ki...

küçücük seylere hayati değerler verip olumsuzluk ihtimalinin sonuçlarını kötüleştirmek yerine sorumsuz vurdumduymaz görünmek daha iyi. he bide absürd yaşamak var biraz bununda insan bedenine faydası olduğunu düşünüyorum. Özdemir Asaf gibi bişey :) bulmak icin bulanmak lazım :)

kaldırımçocukları dedi ki...

sorumsuz ya da vurdumduymaz olmasan da onlarla aynı şeylere kafa yormayınca aynı damgayı otomatik olarak yiyorsun zaten :) amaann ne derlerse desinler:D