10 Ağustos 2009 Pazartesi

Gençlik Güzel Şey


Gençlik Güzel Şey'i uzun süre önce okumuştum. Öykülerdeki ilk gençlik çağları ve orta yaşlı bir adamın bu çağları düşünürken melankonik, romantik bir hava yaratması, insana kaç yaşında olursanız olun bir şeylerin hızla geçip gittiğini ve bu geçip giden şeylerin asla geri dönmeyeceğini anlatyor. Aynı zamanda öykülerin hepsinin sık ormanlarda, her yanı yeşillik olan kasabalarda geçmesi... okurken burnumda buram buram doğal hayatın tütmesine neden olmuştu. Öyküleri sindire sindire okurken bahar yeni başlıyordu. Tası tarağı toplayıp Almanya'ya yerleşmeyi bile düşündüm. Hermann Hesse'nin uzun yıllar önce yaşamış olduğunu düşününce oralarında buralardan farkı kalmamıştır deyip vaz geçtim. Öyküler iç içe geçmiş ve çok akıcı. İnsanı bir anda hiç farkında olmadan içine çekiyor...




" Otuz yıl sonra şimdi evimizin komşu evine bakan ve içeriye çok ışık sızdıran yüksek pencerelerini, ovulup kar gibi yapılmış çam ağacından basamakları, sahanlıkları, binlerce kez üzerinden kayarak cilalanmış gibi parlattığım sert keresteden kaygan korkuluğuyla merdivenini açık seçik görür gibiyim. Çocukluğum şu anda istediği kadar benden uzak bulunsun, istediği kadar bana akıl ermez ve masalsı görünsün, yine de tam bir mutluluk içinde yaşıyorken, ansızın içimde beliren acı ve çatışmaları tüm ayrıntılarıyla anımsayabiliyorum. Şimdiki duygularımdan bazısı, ben çocukken de hiç değişmeden varlığını sürdürmüştü: kendi değerimden duyduğum kuşku örneğin, kendimi takdirde cesaretsizlik, dünyayı hiçe sayan ideal tutkusuyla bayağı duygusal haz arasında bocalayışım. Ve o zamanki gibi sonradan da yüzlerce kez, kimi aşağılanacak bir hastalığın, kimi bir üstünlüğün varlığımda dışavurumunu gördüm. Kimi vakit, Tanrı’nın beni böylesi çileli bir yoldan özel bir yalnızlık ve derinliğe doğru çekip götürmeyi tasarladığına inandım; kimi vakit her şeyde miskin bir karakter güçsüzlüğünden binlerce kişinin yaşam boyu güç bela sırtında taşıdığı bir nevrozun belirtilerinden başka bir şey çarpmadı gözüme.

Bütün bu duyguların ve anıların eza verici çatışmasını temel bir duyguya indirgeyip, bir isimle donatmak gerekirse, tek bir sözcükten başkası aklıma gelmiyor: Korku. Çocuksu mutluluğumun bulanıp duruluğunu yitirdiği bütün saatlerde içimde uyanan duygu korkuydu yalnız, korku ve güvensizlik. Cezadan korku, vicdanımdan korku, ruhumdaki yasak ve yüz kızartıcı bir gözle baktığım kıpırdanışlardan korku."

( alıntıları ihmal ettiğimden feelozof'un arşivinden tırtıkladım... )





Gençlik Güzel Şey – Hermann Hesse

2 yorum:

S dedi ki...

ne guzel kitapti..

kaldırımçocukları dedi ki...

tadı damağımda kaldı...