9 Nisan 2009 Perşembe

Ağlamak


Hani göz yaşları tomurcuklar hatta buğular halinde belirir ya gözlerimizde. Hani biz bir anlığına da olsa kendimizi suyun altında gibi hissederiz, kısacık bi an... Sanki suya batmışsında nefes alamıyormuşsun gibi bir his kaplar her yanını. Sonra yanaklarından süzülür, yolunu kaybetmiş gibi olur bazen. İlk ağlayışımı hatırlamıyorum. Büyük ihtimalle ebe kıçıma sıkı bi şaplak indirdiği zaman ağlamışım. ' Pardon, bu geleneksel bir karşılama mı, yoksa tıbbi bir müdahale mi? ' diye sormayı çok isterdim. Evet, ister inanın, ister inanmayın... çok isterdim. Onlar benim çığlıklarımın sebebini bilmediklerinden, bende onların dilini henüz çözemediğimden anlaşılmayan şeyler söylemiş olma ihtimalimde çok yüksek. Ama dillerinin bu kadar basit ve gereksiz olduğunu bilseydim eğer tüm ömrüm boyunca hiç susmadan ağlayabilirdim...

İletişim insanlar arasında en zor sanatmış meğer. İletişim dediğin şey sadece konuşarak olmazmış meğer. İnsanlar birbirini anlamayınca çok farklı şeyler giriyor araya. Kelimeler, cümleler tükenmiyorlar... çoğu zaman biz tükeniyoruz. İnsan durmaksızın haftalar ve aylarca ağlayabilirmiş meğer. Kahkaha atmak kadar doğaldır ağlayarak ifade etmeye çalışmak kendini. Fi tarihinden kalma duygular varsa eğer içinde ve bu duyguları ifade etmenin hiç bir yolunu bulamıyorsan, bulsanda karşındakiler 'insan' sıfatını kendilerine yakıştırmış ama evrimini tamamlamayı asla başaramayan insanlarsa, sadece ağlarsın. Bilirsin ki sen konuşsan, kendini en iyi şekilde ifade etsende onlar hiç birşey anlamazlar. Anlamak için çaba bile sarfetmezler... Günlük ihtiyaçları için konuşurlar sadece. Onlara göre sadece günlük ihtiyaçlar için konuşulur. Ruhun varlığından habersiz, durmadan bir koşturmaca içinde, siz konuşurken aslında dinlemeyen... Ruhtan haberdar olsalar ve aslında günlük hayatlarını nasıl da etkilediğini bilseler... biliyorum herşey çok daha farklı olacak. Kendine böyle tık tık diye vurunca boş kütük sesi vermiyorsa eğer doludur. Yok başka şekilde açıklayamazdım zaten. Maddelerle daha çok ilgilendiklerinden. Hem kafa içinde geçerli aynı şey. 'Vurun bakiym dolu sesi verecek mi? ' deyince de çok alınıyorlar canım! Kahkahalara boğulurken bile ağlamaya başlıyorum son günlerde. Durmuyo işte lanet olası şey. İletişim zordur, ağlamak kolay... İçimdeki bastırılmış ve hep ertelenmiş duygular bitene kadar ağlamaya devam ederim bende. Sonra içimdeki tüm atıklar bitince bi ohhhh çekerim. Tıpkı işemek gibi. Evet evet, işemek gibi...





Ağlamak ruhun işemesidir. Peyami Safa

6 yorum:

S dedi ki...

:) cok severim. bu sozu..

Ateş Böceği dedi ki...

Bazı insanlara kendini anlatamazsın anlatsanda onlar anlamamak için sırar ederler hani demişsin ya iletişim sadece konuşarak olmaz diye bu kesinlikle doğru bir tespit ama ağladığında eğer bunu anlaya bilecek birilerini bula bilirsen etrafında ozamn ağlamanın tadı bir başka olur ya kimse yoksa bunu anlayacak işte ozaman o pınarlar durmaz hep akar..

kaldırımçocukları dedi ki...

feyk encıl: bende çoookkk severim =)

ateş böceği: sanırım benim göz pınarlarımda anlamayan insanlar arasında olduğumdan bir türlü durulamadı

cizgilidefter dedi ki...

ağlamaa :(

kaldırımçocukları dedi ki...

ağlamıyorum artık =)

Adsız dedi ki...

Ben ünzile ilk önce şunu belirtmeliyim yeni doğanın ağlatılması olayı tıbbi bir olay sebebide akciyerlerin açılıp tam işlev göre bilmesi.Necip Fazıl demişki "ağlaya bilseydiniz anlayabilirdiniz"Belkide hayattaki değeri kavrayıp hissetmek için ağlıyoruz.Belkide ruhumuzu temizler göz yaşlarımız...