18 Ekim 2008 Cumartesi


Ahmet Hamdi Tanpınar uzun zamandır tanışmak istediğim yazarlardan bir tanesiydi. Özellikle Halit Ziya Uşaklıgil'den sonra en büyük uslupçu oluşu bu merakımı daha da ateşlendirdi. Açılışı Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile yapmayı planlıyordum, ama kütüphanelerde her aradığın kitabı bulamıyorsun maalesef. Sevgili evvelzamaniçinde Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü anlatmak için çok çaba sarf ettiğini ve zamana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Şimdi ne kadar haklı olduğunu çok iyi anlıyorum. Ahmet Hamdi Tanpınar eserlerinde o kadar çok karaktere yer veriyor ki... Ve eserlerinde bir değilde birkaç önemli noktaya yer vermesi, eserlerin sindirilmesi, zihninde iyi yer etmesi için hayli zamana ihtiyaç duyuyorsun. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'de artık sindirilmeyi bekleyen eserlerden...


Romanın baş kahramanı Cemal çocukluğunu İstanbulda geçirmiş, babasının tayininin anadoluya çıkmasından sonra İstanbuldan ayrılmış fakat İstanbul'da geçirdiği günleri unutamamış bir gençtir. Üniversite eğitimi için yeniden İstanbul'a dönen Cemal, İstanbul'u ve geride bıraktığı herşeyi çok merak etmektedir.İstanbul'da nelerin değiştiğini, eski mahallesini, mahallenin camisini, caminin bahçesinde ki ağacı... Ama en çokta Sabiha'yı merak eder.
Cemal İstanbul'a dönerken çocukluk yıllarını hatırlamaya başlar. Romanın birinci bölümü geçmiş ve şimdiki zaman dilimleri arasında sürer. İkinci bölümde işgal altında olan İstanbul halkının ne kadar zor günler geçirdiğini fark eder Cemal.

Sabiha Cemal'in çocukluk arkadaşıdır. Sabiha'nın babası annesine kalan tüm mirası yemiş, bununlada kalmamış hâlâ kendine kalabilecek - sadece hayal olabilme ihtimali yüksek- mirasların hayaliyle yanıp tutaşan bir adamdır. Anne ve babasının kavgaları Sabiha'yı çileden çıkarır. O asla böyle bir hayat sürmeyeceğini söyler. Her zaman hayata soracak soruları olan ve her zaman baş kaldırmayı bilen bir kızdır Sabiha.


Ve sahneye İhsan çıkar. İhsan avrupada eğitim almış bir gençtir. Sabiha ve Cemal'e dersler vermeğe başlar. Her dersten sonra Sabiha'nın soruları artar. Cemal ise tedirgin olur...Cemal İstanbul'a döndükten sonra, İhsan'ın sahnedeki yeri daha önemli hale gelir. Cemal İhsan'ın evinde çocukluğundan tanıdığı simalara rastlar. Ve ilk günden İhsan Cemal'e görevler verir. Bunlar küçümsenecek görevler değil bilakis çok dikkatli yapılması gereken görevlerdir. Söz konusu olan şey Milli Mücadele'dir...
Cemal kendine verilen görevleri yerine getirirken Sabiha ile bağlantısı olabilecek herkese Sabiha'yı sormaya devam eder...

Cemal Milli Mücadele'nin önemini bilmektedir, fakat İstanbul'un Anadolu kadar zorluk çekmediğini düşünen bir gençken, fikirleri tamamen değişir. İstanbul sahnenin dışı, Anadolu ise içidir... Yinede zaman zaman Sabiha'nın merakı ateşlenir içinde. İstemeden girdiği bu işlerden sıyrılıp çıkmak ister bazende. Muhtar adında bir adamla evlenmiştir Sabiha, mutlu veya mutsuz olduğunu bilmemek ve onu hâlâ görememiş olmak Cemal'i üzer. Muhtar ile tanıştıktan sonra tedirginliği daha da artar Cemal'in. Muhtar; sahtekarın, kumarbazın, alkoliğin, kadın düşkününün tekidir.

Cemal'in yeni görevi Nasır Paşaya katiplik yapmaktır. Nasır Paşa'nin anıları İhsan ve arkadaşları için çok önemlidir. Nasır Paşa Cemal'i çok sever ve Cemal Nasır Paşa'nın yanında katip olarak işe başlar. Ve Cemal köprüde Sabiha'yı görür, aslında Sabiha Cemal'in İstanbul'da olduğunu uzun zamandan beri bilmektedir. Muhtar'ın korkusundan Cemal'in yanına gidememiş ve bu yolu tercih etmiştir. Cemal'e 'seni sonra bulurum' der ve oradan hızla uzaklaşır. Nasır Paşa'nın anıları bazı kesimleri çok fazla rahatsız etmeye başlar. Ve bir gün Cemal yeni anılar yazmak umudu ile gittiği evde tüm gün boyunca Nasır Paşa'ya ait anıları yakarlar. Nasır Paşa çok tedirgindir. Her fotoğrafın, her belgenin, her mektubun anısını anlatır Cemal'e...


Bir akşam Cemal'in kaldığı pansiyona Sabiha gelir. Sabiha o akşam daha da tedirgindir. 'ah bir karar verebilsem' diye sayıklar sabaha kadar. Cemal neye karar vermesi gerektiğini sorar fakat cevap alamaz. Sabah uyandığında Sabiha gitmiştir. Ve Cemal sokakta bir afiş görür, afişin üzerinde, ' sahneye çıkacak ilk Türk kadın' yazmaktadır. O kadın Sabiha dır... Ve gazetelerde yeni bir cinayet haberi vardır, Nasır Paşa evinde öldürülmüştür. Cemal Muhlis Bey'in yanına gider, Nasır Paşa cinayetinden dolayı İhsan'ın tutuklandığını öğrenir.

Okunmaya değer bir eser...

4 yorum:

Unknown dedi ki...

merhaba, evet Ahmet Hamdi Tanpınar okuru biraz zorlayan bir yazar. Kitaplarını yorumlamak bu yüzden biraz daha zahmet istiyor. Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okumayı geniş zamana yaymıştım, yorumlamayı da öyle.
Sahnenin Dışındakiler'i okumadım ama yazarın bir diğer önemli eseri Huzur'u yakın zamanda okumayı düşünüyorum...

sevgiler...

kaldırımçocukları dedi ki...

Huzur'u okumayı bende çok istiyorum ama iki eserini hızlı bir şekilde arka arkaya okuduğum için 2009 a erteledim =)

Sanem dedi ki...

Nerelerdesin? :)

kaldırımçocukları dedi ki...

ay çok mutlu oldum bu kısacık cümleyi okuyunca =) buralardayım ama sessiz sessiz geziniyorum sadece =) blogger'ın kapatılmasından sonra ilham gelmedi yazı eklemek için. bakalım ne zaman gelecek, bende merakla bekliyorum =)