9 Haziran 2008 Pazartesi

Araba Sevdası


İsminden kaynaklanan bir merakla aldım kitabı. Ve bir edebiyatçının " ilkler önemlidir " cümlesinden etkilendim sanırım. Bilemiyorum yine iki düşünce arasında kaldım...

Romanın baş kahramanı olan Bihruz Bey, eski vezirlerden birinin oğludur. Yani paşa oğlu. Babasının sürgünleri yüzünden diyar diyar gezmiş ve tahsil görememiş olan Bihruz Bey İstanbul'a yerleşince bir rüştiyeye gitmesi karar verilir...


Diplomasını alamadan yine paşazadesinin kararı ile okul yarıda kalır. Babıâli kalemlerinden birine yerleştirilir. Ve yine paşa babasının o asil düşünceleri ile (!) Öğrenmesinin şart olduğunu düşündüğü Fransızca, Farsça ve Arapça hocaları tutulur.

Paşa ölünce kim tutabilir ki Bihruz Bey'i... Babasından kalan tüm mirası hızla tüketir. Bu tüketim içinde en önem verdiği şey yeni landonudur. Fransa'dan getirttiği envai çeşit takımlar ve bastonlarla her gün giyinir, süsenir ve akşam üzeri, sarı londonuyla sefalara çıkar.Ve Bihruz Bey o gözde mekanlarda bildiği on - onbeş kelimeyi geçmeyen Fransızcasıyla, Fransızcanın kaşını gözünü yararakta olsa konuşur. Bihruz Bey için Türkçe çok kaba bir dildir ve Fransızca kadar gelişmiş değildir. Yazar bu özelliklerinden bahsederken şu cümleleri kurar " Fransızca bir kelimeyi daha doğru dürüst okumayı bile beceremediği halde, kulaktan dolma beş on keime ile, yalan yanlış güya Fransızca konuşuyor; en alafranga genç beylerin tavır, kıyafet, hal ve hareketlerini, bir maymun ustalığıyla taklit etmekte gerçekte, büyük başarı gösteriyordu. "


Bihruz Bey yine her zaman ki sefalarından birindeydi. Çamlıca bahçesinde Periveş Hanım'a rastladı ve ilk görüşte o güzel kadına vuruldu. Ve Bihruz Bey'in kuruntularına göre bu aşk karşılıklıydı.

Periveş Hanım hakıında kurduğu sonu gemeyen hayaller vardı. O asil, soylu, paşazade kızı. Kim bilir ne kadar namuslu ve iffetliydi. Oysa Periveş Hanım bir arzuhalcinin kızıydı ve Bihruz Bey'in hayalinde ki gibi bir köşkte yaşamıyordu. Namuslu ve iffetli yanını ise Çengi Hanımla tanışınca kaybetmişti...


Bihruz Bey birdaha ki karşılaşma için bir mektup hazırlar. Hemde ne zorluklarla... Günlerce gözde mekanlara gider mecnun gibi gezer, ve haftalarca uğraş verdikten sonra mektubu Periveş Hanım'a verir... Üç gün sonra aynı yerde buluşalım anlamını çıkarır ki buda kendi kuruntusudur. Aradan haftalar geçer, sevgilim dediği kadın yok olmuştur sanki.

Ve Keşfi Bey çıkar karşısına. Keşfi Bey'in de Bihruz Bey'den pek bir farkı yoktur. Lakabı ise ' yalancı Keşfi' dir. Bihruz'un 'sevgilim' dediği ve üzerine kafasında türlü senaryolar yazdığı o güzel sarışının öldüğünü söyler Bihruz Bey'in dünyası kararır.

' ... Bu paragrafı okuduğu zaman biçare Bihruz Bey o kadar tuşe, üzüldü ki, neredeyse ağlayacaktı. Bereket versin paragrafın içinde ki ' müennes' kelimesinin anlamını ve orada ne işi olduğunu unutarak bunu anlamak için, mektubun Fransızca'sına sonrada 'Biyanki' ve 'Hançeri' sözlüklerine başvurmak mecburiyeti, kiriklerinin ucuna kadar gelmiş olan üzüntü gözyaşlarını bir an için durdurmuştu.'

Ve romanın bu noktasından sonra Bihruz Bey için dünya anlamsızlaşmıştır. Ne londonu düşünür ne Fransız kostümlerini... Aylar sonra yine bir gezinti sırasında bir karşılaşma onu hayatın acımasız ve sert kayalarına çarpar...

Roman çoğu yerde tıkanıyor, gitmiyor... Yazar belki o dönemde yaşayan Fransız özentisi gençliği anlatmaya çalışmış ama o Fransızca kelimeler kitabı okurken beni çileden çıkardı. Hatta mübalağa etmeden Fransızca öğrendiğimi bile iddia edebilirim...

4 yorum:

etki alanı dedi ki...

Ne hoş bir blog...
Sık sık uğrayacağım..Çoğunlukla sessiz...
TüTü

kaldırımçocukları dedi ki...

Teşekkür ederim... Her zaman beklerim, her şekilde...

Unknown dedi ki...

Merhaba, kitabı ben de okumuş ve yorumlamıştım.
Katılıyorum, Fransızca kelimelerin çokluğu okuru sıkıyor.
Ben de bir ilk kitap olduğu için okumuştum. Güzel yorumlamışsın.

sevgiler...

kaldırımçocukları dedi ki...

Kitabı bitirdikten hemen sonra yorumlamak istedim, bekledikçe ağırlaşmasından korktum. Kitap hakkında bir şeyler karalarken bile içim daraldı. Beğenmene çok sevindim. Senin yorumuna da hemen bir göz atayım ben, merak ettim...