12 Mart 2008 Çarşamba


İnsan gitmek istediği yerlere hayal kurarakta gidebilir mi? Ben her gece yatağıma girdiğimde bedenim sıcacık yatağın içinde olsada ruhum ayrılıyor bedenimden.

Marsa gidiyorum, kızıl ötesi, oradan yıldızların dansını seyrediyorum. Ertesi gece, aya gidiyorum, dünyaya kuş bakışı bakıyorum, yarısı aydınlık, yarısı karanlık, gel git oluyor gel git, gel git... Bir gece Fransa'da eyfel kulesine çıkıyorum, Fransa'ya o güzel ülkeye kuş bakışı bakıyorum, sonra sandal keyfi yapıyorum. İtalya'ya gidiyorum; İtalya'ya gelipte pizza kulesine çıkmadan olur mu diyorum kendime, pizzayla kola ısmarlıyorum pizzanın dumanı üstünde. Daha sonra ayağıma İtalyan çizmelerini giyip dans ediyorum güzel sokaklarında. Zaman ilerliyor. Mercan adalarına gidiyorum; kayalıkların üzerinde çay yudumluyorum, balıklara ekmek atıyorum onlarda bana teşekkür etmek için dans ediyorlar, mavi bir okyanus, içimde hep aynı sevda... İngiltere'ye gidiyorum, gizlice kraliyet sarayına giriyorum, insanların yok oluş tarihçesini okuyorum, kral ve kraliçelerin nasıl hüküm sürdüklerini ve çok sevdikleri dünyadan nasıl ayrıldıklarını. Kendimi kuzey kutuplarında buluyorum ertesi gece, eskimolarla balık yiyoruz balıkların tadıda muhteşem denemenizi isterim doğrusu, fokların ve mavi balinaların dansını seyrediyorum. Kuba'ya gidiyorum, devrimcilerle sohbet ediyorum, sorular soruyorum, cevaplar alıyorum, birlikte mate çayı yudumluyoruz. Oradan Brezilya'ya geçiyorum ilk durağım Amazon Ormanları oluyor. Sonra ki gece Mısır'a gidiyorum; dünyanın dört bir yanından insanlar gelmiş hepsi o hırslı, kindar fravunların yapıtlarını meraklı gözlerle seyrediyorlar, deveye biniyorum, piramitlerin arasında geziniyorum. Nereye gitsem oranın dilinde konuşuyorum. Arap adalarına gidiyorum; Arabistan'da sütlü çay yudumluyorum, nargile içiyorum. Alimlerle sohbet ediyorum, o kadar güzel konuşuyorlar ki, kendimi büyülenmiş gibi hissediyorum.



Ve İstanbul'a geliyorum Konstantin'in dediği gibi,

"Başka bir ülke bulamazsın,

Nasıl geçirdiysen ömrünü
Burada şu köşecikte
Öyle geçirirsin ömrünü
Bütün yeryüzünde de"



Orhan Veli'le aynı rakı şişesinde balık oluyoruz. Deniz kıyısına gidiyoruz, martılara ekmek parçaları atıyoruz o çok sevdiğimiz çaylarımızı yudumlarken, onunda söylediği gibi gözlerimi kapıyorum ve şu mısraları mırıldanıyorum, "İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı" Sonra sokaklarında dolaşıyorum güzel memleketimin. Atilla İlhan, Ağustos Çıkmazı şiirini okuyor bize "Beni koyup gitme ne olursun" Nazım Hikmet, Mavi Gözlü Dev şiirini okuyor. Soluğu Necip Fazıl'ın yanında alıyorum. Necip Abi mum ışığında şiir yazıyor, ben onun kaleminden dökülen mürekkep oluyorum. Ağzından sigarası hiç düşmüyor. Ve son noktayı koyuyor,

"Bir ufuk ki ne mecnun varabildi,

Ne ferhat
Bir ufuk ki ilahi sırrı bekleyen serhat"

Ve yatağıma dönüyorum Aziz Nesin'in dediği gibi

"Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Sevgiye on kala, ölüme beş"

8 yorum:

jr.otopsi dedi ki...

Ooo ben nereye gelmişim yahu (: Bak ben de en çok hayalimde Halep'e giderim çok merak etmişimdir. İstanbul bambaşka bir yer Allah kısmet ederse Nisan'da gideceğim. İyi bloglamalar hocam (: rss ağıma takıldınız :D

kaldırımçocukları dedi ki...

param olmadığı için hayallerde yaşıyorum bende :P Halep değilde Singapuru merak etmeye başladım ben :)

cizgilidefter dedi ki...

"Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de. "
Tuna Kiremitçi'yle tanıdım bu mısraları

İstanbul...
hayalim,nefretim,özlemim,sevgilerim
Döndüm dolaştım yine bu şehirdeyim,
Başka yerde yapamam...
İstanbul benim.
İstanbul ben'im...

kaldırımçocukları dedi ki...

Git Kendini çok Sevdirmeden kitabında vardı =) demek ki çeviriden çeviriye fark ediyor :p

S dedi ki...

ah.. uyku oncesi hayal kurma seanslarimda ben de geziyorum durmadan..
en yorgun oldugum zamanlarda tatillere cikiyorum insanlardan yoksun ama hafif esintilerle bezeli deniz kenarlarina..
birileri oraya benim icin komik bir hamak, hafif bir muzik ve denizin melodisiyle uyumlu bir kitap birakmis oluyor benden once..
ve.. "tatile en cok ihtiyaci olanlar, tatilden yeni donmus olanlardir" gorusunun altina bir kez daha imzami atarcasina, daha da yorgun donup o ilik diyardan, daha da yorgun uyuyorum...

kaldırımçocukları dedi ki...

Farklı ama güzel bi yaklaşım =) hoşuma gitti doğrusu

Adsız dedi ki...

bişey sorcam bizde hayallerle yasamayı cok sevioruz fakat dikkatimizi veremioruz butat bu gerçeklik sizde nasıl oluyor biz tat alamıoyoruz

kaldırımçocukları dedi ki...

çok saçmalamak istemiyorum ama:) sanırım televizyondan uzak durup hep hayallerde yaşamak gibi bir hastalığım var. tavsiye edilip edilmemesi tartişilir bir durum bence:)