sokağın onu gölün ta kıyısına götürdüğünü kendiside neden sonra fark edebildi. Yedigey kıyıya varınca dayanamadı, kumun üstünde hışırdayan dalgalara yaklaştı. Karanlık perdesinin örttüğü gölün, uzaklardan kıvrım kıvrım, ansızın oluşan, sonra kıyılarda parçalanan dalgaların sırtlarındaki belli belirsiz parıltılardan, yerli yerinde durduğu anlaşılıyordu. Tanyeri henüz ağardığı için, gökyüzünde, bulutun arkasında ay tek başına leke gibi gözüküyordu.__ Merhaba, Aral gölü! diye fısıldadı Yedigey.
Oradaki taşlardan birinin üzerine oturdu, hastalığı süresince sigara içmesini doktor yasakladığı halde çıkarıp bir sigara tüttürdü. Bu kötü alışkanlıktan, sonraları bütün bütüne kurtulacaktı. Sigara yakmasının nedeni heycanlanması, belki de geleceğin bilinmezliğine birde sigara dumanı eklemek isteğiydi....Yedigey sonradan anladığına göre, ancak bir çölün büyüklüğü kendi ruhunun enginliğiyle kıyaslayabilenler Sarı Özek bozkırının sessizliğiyle baş başa kalabilrlerdi.Zamanın akışını ölçercesine güneş başlarının üstünden karış karış yükseldikçe onun zihnide eski günlere gidip geliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder